Sayfalar

30 Ocak 2013 Çarşamba

SEPHORA BRUSHES

Hey guyss... today i am writing about Sephora's brushes.. I'm proud of myself!! Really really! Because it's the best thing i've ever done! 

i was thinking about buying a foundation brush and a contour brush. I didn't want to buy a more expensive one like Mac but i needed a good one. ja! At theese time i met with Sephora brushes... They were cheaper, softly and really quality.. 

JA! the first one is number 43... Actually this is a contour brush.. But! you can use it as a foundation brush!! IT WORKS!!! It REALLY works ... If you try it once , you would never give it up! Due to really really natural look!  OMG! just go Sephora and try it! Or buy it and try at home! Put your liquid foundation on to your face and start to blending, stippling.. When i used it , i could not belive in my eyess.. It was 'no foundation' foundation...

Have a look for this... It has a plane shape and dense hair so it works like Mac 187.. 



Ja.. As you see it is a contour brush but it works better as a foundation brush... Also it is good at contouring too...


And the other one is number 45... It is mineral powder brush.. It has an angled shape so it is really good at contouring i think ! U can contour your nose your cheeks ... I used it for applying my foundation. It worked well. If i were you, i wud buy just that 2 brushes and do all my make-up. If you looking for good brushes (and also cheaper) i rreally recommend you to try them! JA! here the other one!




You should clean your brushes with brush cleaner or baby shampoo... If you don't, you may have little sweedy blemishes on your face =) 

I cleaned the both of them, and they didn't molt! After you wash them ,keep them far from heater. Because heat cause to melting of gum that in the brush. So you may have a problem with molting! 

Love Sephora.. (:

29 Ocak 2013 Salı

January Haul

Ne kadar saçma bir başlık attığıma kendim bile inanamıyorm. 9:00-22:00 temposundan çıkıp bugün işe gitmemiş bir insan olarak mutluluğun dibine vurdum. Manyak gibi uyurum derken sabah merkezi sistem borularının patlamasıyla tabi yalan oldu bu durum.Habire bir matkap sesi beynimi beynimi darbeli darbeli deliyor da dübel sokacak sanki.. Bir makine mühendisi için fazla kayıtsız kaldım ve zaten ev de soğuyacak bahenesi ile kendimi Panora AVM'ye attım. Bu arada öğrendim ki Midpoint 12:00 den sonra kahvaltı vermiyormuş. DUMUR! 

Nese bir çay bir tosta eşşek yüküyle para verince haliyle sabah bir eşşek çarpmış durumu yaşamış olabilirim. Neyse işte dolaşırken hiç aklımda olmayan şeyler aldım. Neler aldım.. 

NINE WEST
Daha önce göz koyduğum ve şurada da bahsettiğim botları %70 indirim ile alıverdim sonunda. 445 TL den 128 TL ye inmiş canlarım ya! Bir de rahatlar ki bayıldım bayıldım! Derisi de incecik. Zaten Nine West'e dair en sevdiğim şey ince deri kullanmaları dolayısı ile rahat olmaları...

DKNY
Bir de hani demiştim ya Donna Karan'dan aldığım cüzdanı incelemeye yollattım inşallah %50'ye yetişir de yeni şeyler alırım diye.. YETİŞTİ...  YES MAN!! Zaten sıkıldığım bir cüzdanı verip kendime yeni bir jean aldım. 449 TL imiş ... 179 TLye inmiş ... Ama arabada beş evde onbeş ablana da beleş... ıhım.. Evet dağıtmayalım fazla.... Güzel taşlı zincirli güzel yumuşacık bir pantolon... Jean işte ... HA! bu arada ben olsam Stradivarius'tan pantolon almam arkadaş... Evet ucuz, evet güzel.. Ama boyuyor ya! Bir gün Fiona'ya ertesi gün Şirine'ye benziyor bacaklarım. Kocam olaydı da göreydi saat 00:00 olamadan öperdi korkup içime dev kaçmış da insan kalayım, aman, diye..

Bildiğiniz skinny jean. Her zamanki gibi paçalarını bilek boyunda kestirdim. Hem temiz bir görüntü hem de bileklerin görünmesi bence çok zarif..


ACCESORISE
Bir de artık bir anahtarlığa ihtiyacım var idi... Aldım. Çok sevimli minik... Hem de England yani! Accesorise'dan aldım. Aslında ordan indirimde olmayan hiç bir şey almamak gibi bir takıntım var da... o an şuğursuzdum galibaaa..

Sonra gerçekten çok sıcak tutan bir bereye ihtiyacım vardı. Hayatımda iki kez bere aldım ben.. Biri geçen sene kafamdan düşmüş. Nasıl oldu bir fikrim yok. Diğerini de yeni aldım. Angora yününden %50 indirimli.. Kafayı üşütmemek lazım dedim, aldım. 


Sonra çantamı sokacak yer bulamıyorum diye çanta askısı alma niyetindeydim. İndirimde 6 TL ye buldum da aldım. 





Bir de şu kolyeyi aldım.. Aslında eskiden kolye takmayı sevmezdim; ama artık çok hoşuma gidiyor.. TABİ Kİ İNDİRİMDEYDİ! 20 TL (:


GRATİS
Gratiste Nude Tude paletinde gözüm vardı ve iyi ki iyi ki almışım. Ya resmen pahalı paletlere bin basar.. O kadar pigmentasyonu yüksek ki... %30 indirimden aldım. İçinden çıkan fırçayı beğenmeyenler oluyor. Bence angle brush -yani açılı fırça işte- kaş doldurmak ve ilk başlayanlar için gölge yapmaya çok müsait.. 45 TL bence harika gerçekten harika... (Dior göz kapaklarımda birikme yaptı.Yapıyor.Yapıyordu bir kenarda sürünüyor... Dior far hiç sevmiyorum dip noT!)







Bir de ilaç kutusu aldım. içine vitamin ağrı kesici falan koymayı düşünüyorum...3 TL idi galiba.. Unutkanlar için ideal bence.

SEPHORA
Flormar'dan aldığım fırçalarımın hayatı kaydığından beri fırça alacaktım. Dior'a baktım. 137 TL dedi Fondöten fırçasına da çüş oha yani! M.A.C. 187 alacaktım; ama Sephora'nın 43 numaralı fırçasını bulunca tamamen vazgeçtim. Bence bu fırça gerçekten fondöten için çok uygun ve tabiki MACin yarı fiyatı. Aslında kendisi pudra fırçası; ama ben bu fırça ile hepsini yaparım. Bir seyahaye çıksam tek bir fırça al yanına deseler bunu alırdım.





Bir de hem allık hem kontür için kullanılabilen 45 numarayı aldım ve bununla fondöten sürdüm. Bence başarılı.Bu fırça biraz eğimli bir fırça ve bu nedenle kontür yapmakta gerçekten çok başarılı.






Yani demem o ki, gidip manyakça para dökmenin anlamı yok. Şu iki fırçayla bütün yüz makyajınızı yapabilirsiniz. Toplamda da bir MAC 187'yi geçmiyor (: biri 42TL diğeri 44 TL idi...

bu arada MAC dahi kullansanız pürüzsüz cilt için fırçayla sürülmüş fondeteinin üzerinden süngerle geçin. Karıştırmayın. Sadece tampon hareketler. Böylelikle fazlasını da almış olursunuz. Ya da yağ emici kağıtlarla da bunu yapabilirsiniz.

Bu allığı neden aldım hiç bir fikrim yok! NEden aldım bilmiyorum. Tamamen şuursuzluk. Ben zaten Nars Orgasm alacaktım. Bu hem alakasız bir renk hem de daha pahalı... Sanırım hepsi YSL manyağı olmamdan...YSL Candır... 109 TL.. canım cıksın!


  

                                       


Laura Mercier, geçen gün size L.M.den bahsetmiştim.Bazı ilk bulan marka diye. Bende de şu oldu artık. Bazla ilgili en önemli şeylerden biri de baz-fondetein-nemlendirici üçlüsünün aynı karakterli olması gerektiğidir. Su bazlı nemlendirici+yağ bazlı baz ya da fondöten makyajınızın deniz kumuyla yapılmış inşaat gibi göçük olmasına neden olacaktır. 



WATSONS
İndirim var didiler geldik.Duru'nun bu innocent lily yani yaseminlisinin kokusunu alınca kendimden geçtim. Erkek kardeşim bile kokladığında 'Şuan rüyada gibiyim. Keşke elimdeki torbalar olmasaydı.Bulutların üstünden düşüyorum şuan' didi... O derece sevdik. Parfüm etkiliymiş. 1 alana 1 bedava. 4.99 TL bir tanesi. Kalıcılığını bilmem de kokusuna öldük...

Sonra bir kaç aylık oje dietimden sonraaa Alix Avien'den şu ojeleri aldım. 110 numara olan beyaz simli bende vardı; ama yedekledim. Çünkü ona aşığım! Bir de şu mint green dedikleri TR'de su yeşili deniyor... Aslında Rimmel ojeleri daha çok sevmeme rağmen Alix Avien de ince yapılı ve sevmediğimi söyleyemem. Bir de tabi daha ucuz.



27 Ocak 2013 Pazar

Yolun başındakiler için bir kaç tüyo..

Selam millet! Bugün düşündüm de yeni başlayanlar için bir makyaj yazısı yazmaya karar verdim. Erkekler makyajlı kız sevmiyoruz ayağı yapsa da bana bu kardeş ayağı döt ayağıyla aynı kulvarda koşuyormuş gibi geliyor. Nedense hep de makyajlı kızlara bakıyorlar yani! Ama diğer taraftan şimdi sarılacak üstü fondöten olcak, öpcek ağzı ruj olacak falan o da haklı bir yerde ne diyelim. Belki de sadece boya küpü gibi 'makyaj yaptım' makyajı yapan kızları sevmiyorlardır. Ama cidden o kızları sevmiyorlar bunu biliyorum yani. Fark ettim ki belirgin göz ya da dudaklardan biri ;ama cildi şeffafmış gibi kızları beğeniyorlar. Ama amaaa her dediğini yapmak da bir yerde canımı sıkıyor yani! Bünyeme ters asi ruh JAndark kaçmış içime.Ben de göğsü kılsız istiyorum erkek dediğimi Allah Allah git ağda yap da gel şekerim demek en doğal hakkım o halde! Neyse buraya nasıl geldim bilmiyorum Asi ruhtan sevgiler o zaman!
Öncelikle ihtiyacınız olacak terimleri bir gözden geçirelim bakalımmm...

Primer : Baz demektir. Baz demek ne demektir? İki çeşit baz vardır göz için ve yüz için. Göz için olanı bir iğne ucu kafası (yalan 4 5 6 toplu iğne kafası daha mantıklı olabilir) göze sürdüğünüzde farlarınız rengini tam olarak verir. Bunu her hangi bir parfümeride de dener kendi gözlerinizle görürseniz beni anlarsınız. Farlar gün içinde topaklanma yapar. Düşer. Bozulur. Sinirinizi bozar. İşte bu noktada saat 15:30 sularında gözlerine far sürmeden önce baz sürmüş o sarısın geçerken karşıdan size bakanlar yumurtanın fırçalanmış ve fırçalanmamış tarafını akıllarına getirebilirler. Bu noktada tercih sizin tabi. 

Yüz bazı ise çeşitli amaçlarla kullanılabilir. Işıltı vermek için tepe noktalara - tepe derken burun, elmacık kemiği, çene falan gibi hakikaten tepe yani , alın mesela- uygulanan olabilir. Bunun yanında yüzünüzdeki porları doldurup pürüzsüz bir yüzey yaratan bir baz da olabilir. Ya da bazı nemlendiricileri baz olarak kullanabilirsiniz. Mesela Biotherm'in o amaçla kullanılan bir kremi de mevcut örnek olarak.. Baz kullanmanız makyajınızın ömrünü tabi ki uzatır. Sabah yaptığınız makyaj akşama kadar kalır. Gerçi biraz malzemelerin kalitesi ile de alakalı bu durum. 

Bazı ilk keşfeden marka LAura Mercier'dir. En çok çeşit de dolayısı ile orada mevcut. Oil free olanı (yağsız olanı demektir. Yağlı ya da karma ciltler ya da akne eğilimli ciltlere önerilir) matlaştırıcı olanı, ışıltı vereni falan falan...Artık siz nasıl bir şey isterseniz...

Bu noktada ben Sephora ve Too faced kullanıyorum diyebilirim. Elimde bir de Laura MErcier var. Bunlar bitince onu kullanacağım. 

Fondetein: Bunu bilmeyen yoktur herhalde! Köpük, jel, krem ya da toz fondötenler mevcut. Kuru bir cildiniz varsa toz olanı kullanmamalısınız. Zaten cildinizde durmaz.Amacı yağlı ciltlerdeki yağa yapışıp cildin parlamasını önlemektir. Haaaa bu aradaaa renginizi daima boyun renginizde seçin. Yüz renginiz olmamalı baz aldığınız renk. Yoksa 'abi o kızın kafasını şu kızın vücuduna tak!OF' geyiklerinin canlı örneğine benzersiniz aman aman !

Pudra: Pudra dediğimiz olay genellikle fondeten ya da BB krem ya da çıplak yüze uygulanır. Amacı Fondöteni bağlamaktır. Makyajın uzun ömürlü olmasını sağlar. Sadece kapatıcı ya da baz ya da sadece nemlendirilmiş cilt üzerine de uygulanabilir. Kapatıcı amaçlı olanı olduğu gibi transparan olanı da vardır.  Pudralar pres olabilir ya da mineral denen çok ince taneli yapıdaki  halde olabilir.Mineral yapıdakiler sadece sabitleme görevindedir. Sıkıştırılmış olanların kapatıcı özellikte kullanılabilir olanları da elbette ki vardır.

Bronzer: Bronzer iki amaçla kullanılır. birincisi net, bronz bir cilt. Genelde shimmer yani simli parlak falandır. Diğer amacı yani en genel amacı kontür yapmaktır. Kontür nedir, derseniz; yüzünüzdeki belirli noktaları gölgeleyerek daha düzgün yüz hatlarına ulaşma şeklidir ve cidden işe yarar! Önemli olan renginizi bulmaktır. Yüzünüzün gölgede hangi renk olduğunu kestirdikten sonra MAT bir bronzerla elmacık kemiklerinizin altındaki çukuru, şakak kemiklerinizi ve gerek varsa çenenizi-gıdınızı belirginleştirirsiniz. Bu şekilde burnunuzu da düzeltmek mümkündür. 

Toz olabileceği gibi likit fondöten şeklinde de olabilir. Hatta far da olabilir. Neden olmasın. Bence her şey mümkün sonuçta toka bulamayınca kafasına ataç takan bi insanım.

Concealer: Bu bildiğiniz kapatıcı işte. göz altı ya da yüz için iki ayrı çeşit almakta fayda var bence. Göz altlarına hafif ve likit yapıda ürünler kullanmayı tercih ediyorum şahsen. Ayrıca bence göz altına fondöten sürmek kadar boktan bir şey yok. Sonuçta orası göz altı kardeşim. Umarım adamlar bizi yemiyorlardır yüzünüze sürdüğünüz kremi gözünüze sürmeyin diye! Yani sonuçta iki bölgenin pH'ı bile farklı. Sen o fondetein i sürersen gözüne gözüne ilerde Gollum gibi olursun.  

Highlihter: Yani aydınlatıcı. Aydınlatıcı deyince de insanın aklına Kim Kardashian geliyor yani. Hatta Soyadın Kardashian değilse kim olduğunun önemi yok falan demek istiyorum. Evet bu bir aydınlatıcı ve yüzünüze nur inmiş gibi olmanızı sağlıyor. Göz altlarına, elmacık kemiklerinin üstüne, çenenize, dudak çevrenize, burun kemiğinize alnınıza sürebilirsiniz. Hatta göz altlarınız ve yanaklarınıza üçgen çizip içini de doldurabilirsiniz. Toz ya da likit ürünler bulmak mümkün. Ben likitleri daha çok seviyorum hatta favorim de YSL Touch Eclat'tır.

Bunun dışında ruj, gloss falan filan var hepimiz biliyoruz ki, ruj seçerken en önemli noktayı söyleyeceğim şimdi size! Eğer cilt tonunuz sıcak alt tonlu ise sıcak tonlu rujlar, soğuksa soğuk tonlu rujlar seçmelisiniz! İyi bir makyaj artisti bunun ayrımını yapabilir. Ya da bir şeyden anlamıyorsa o da ne demek yok öyle bir şey gibi bir şeyler saçmalıyabilir. Öyle bir şey olmasa Rihanna nasıl kırmızı ruj sürüp hayvani güzel olabilir bir düşünün!

Gelelim makyaja.. Bu arada göz makyajına burada girmiyorum. Çünkü o başlı başına bir sanat bence. İstek olursa onu da ayrıntısıylan yazarım tabikiiii..

En önemli olanı temiz bir cilt. Yüzünüzü temizleme jelinizle yıkamanız,toniklemeniz gerekir. Sonrasında göz altlarınızı ve cildnizi nemlendirmelisiniz. Yağlı ciltliyim diye sakın sakın krem sürmem demeyin çok yanlış. Su bazlı nemlendirme özellikli kremleri herkes kullanabilir ve siz de kullanmak zorundasınız. Sonrasında bazınızı göz altlarına gelmeyecek şekilde yüze sürüp sorunlu bölgelere kapatıcı sürebilirsiniz. Bazen kapatıcı sürdükten sonra fondetein gereçseniz kapatıcı silinip gidiyor. Ne saçmalık ama! bunun önüne geçmenizin iki yolu var. Birincisi kapatıcının üstüne çok hafif pudra dokundurun ya da önce fondetein sonra kapatıcı kullanın. Sonra göz altlarınızı kapatıcıyla kapatın. 
 Gülün! ve yanaklarınızın altındaki boşluğu bulun. kaşınızın başladığı yere kadar o oyuğa bronzer uygulayın. Sonra burnunuzun yanına iki parmağınızı koyun ve bronzerı uygulayın.



 2 parmak sonrasından allığınızı sürün.
 İstediğiniz yerlere ise aydınlatıcı uygulamakta serbestsiniz. Ben genelde böyle yapıyorum.

En son pudranızı geçin.

Bence bir de setting sprey kullanabilirsiniz. Setting sprey sabitleyici ve aydınlık gösterici amaçla kullanılan makyaj bitirme spreyidir. Ayrıca ıslak makyaj görüntüsü de bununla elde edilir.Tek sorun bazıları makyajı kalıp gibi sabitler ve uzun süre sonra yüzünüzden parça parça makyaj dökülebilir ya da çizgilere dolma yapabilir.

Kaşlar için de öneride bulunmak isterim tabi.. Genelde onun için far uygulasalar da ben Sephora'nın kahverengi rimmelini hiç bir şeye değişmem. Sadece sürerken dikkatli olmak gerek...


20 Ocak 2013 Pazar

Dikkat! Bu bir alışveriş yazısı değildir.

Evet çünkü bu bir isyan yazısıdır. Ay yeter ya bıktım bu Ankara'nın soğuğundan da karından da asosyelliğinden de ruhsuzluğundan da. ayrıca bıktım kendi asosyelliğimden de. bir kere ben asosyel falan da değilim yani burada bir anlaşalım da. Arkadaşlarım sevgili yaptı ben ne yapayım! Tek kusurları sevgilileri olması. Tamam güzel mutlu olsunlar, mesut olsunlar eyvallah da ben nolcam ya! Yapayalnız kaldım şurda. Sabahtan akşama evde oturduğum şu haftasonunda inanın alışverişim bile gelmedi. Gerçi gelmesi çağırmıyorum. Eve haciz maciz gelir Allah korusun. 

Şimdi İstanbul'da olmak vardı. Sevgilim işsizmiş mesela.. Yok yok niye işsiz olsun. Hafta sonları izinliymiş falan. Sonra böle sabah parıl parıl güneş göz kırparken Bebek'te o kazıkçı, bir o kadar dandik; ama ne boku varsa saatlerce ayakta yer beklediğim kahvaltıcımıza gitsek. Aynı kahvaltıya tek kişi 20 iki kişi 40 lira ödüyorsunuz. Bu da işte 'naber lan salak nası geçirdik ama hahahahaha' deme şekli İstanbul'un size. Ama olsun o deniz, o güneş, o Bebek'te kahvaltı yaptım hazzı falan... Sonra ordan çıksak biraz sahil boyu yürüsek. Gerçi ordan sonra uzun bir süre sahil yok. Sahilde yürümemiz için taksiye binmemiz gerek;ama yok ben arabamı götüremeyeceğime göre o araba almış olsa mesela. Ya da ben de İStanbul'a yerleşmişim. İkimizin de arabası varmış falan. Nese sahilde yürüsek. Ama çok sıcak değil hava, sonra benim tansiyonum falan çıkıyor. Midem bulanıyor sıcaklarda habire kusuyorum durup durup. Aman havalar soğudu da.. Bu arada ben evde banyo yaparken de soğuk suyla yıkanıyorum çünkü buhar benim başımı döndürüyor ve kusturuyor. ooof ne iğrencim ya şu hayali sıçtım batırdım. Nese sahilde yürüyoruz. Aaaa o da ne oraya Starbucks açılmış meğersem.- AÇILMADI- Hemen iki tane beyaz mocha benim ki nan fit bi de yanında sigaramı yakmışım. Allaaaaaahhhhh.

Nese ordan tabi İstinye Park'a gidiyoruz. Mesela limiti hiç bitmeyen kredi kartımız varmış. Ama hiç parasını ödemek zorunda değilmişiz. Manyak gibi acıkana kadar alışveriş yapıyoruz. Sonra ordan babaların babası İStiklal'e gitmeden olur mı? Olur mu hiç! Olmaz tabi. Gidiyoruz. Allahımm bak caddeyi gördüm bir anda kendime geldim enerji doldum. Bence İstiklal'de insan enerjileri toplanıp bir birine falan geçiyor.Ya bu kadar zevk veremez bir cadde bir insana. Biraz Midpoint'te takılıyoruz. Acıkmıştık ya hani.. O New York Steak yio dışı pişmemiş içi pişmiş değişik bir garip bişey, ben de gene barbekulü bişi yiyorum. Sonra o ballı kızarmış dondurma benseğğğğğğğğ italyan sufleeeeee.... oooh çayları da içtik biraz Küçük BEyoğlu'nda biraz da Asmalı'da yürüyoruz. Nese Aşko sıkıldı gene taksimden. Nişantaşı'na mı gitsek Bebek'e mi... Bebek'e gidiyoruz. Para boktu bu arada hatırlarsanız. Bitmeyen limitli kartımız var ya. Öle o mekan benim bu mekan senin girip çıkıorz ama bana fenalık geldiii heeee. Eve gidelim artık. OOFf şimdi benim takıntım var dişlerimi fırçalamadan iki saat makyajımı çıkarıp, yüzümü yıkayıp, elimi yüzümü gözümü kremlemeden uyuyamam. Nese masuscuktan gece olmuyo eve gitmiyoruz. Şuan Blackk'in üst katındaki restoranda gene yemek yiyorum Boğaz'a karşı. Aman ben de anca yiyorum. Halbuki gerçekte önümde bir portakal bi de elma var. Böyle kaderin.......

19 Ocak 2013 Cumartesi

Renkli Jean'ler Herkese (:


her hakkı saklıdır - 2010®
Bu sene neredeyse her vitrinde bir tane olan renkli jeanler için biraz geç mi kaldım acaba yazmakta? Geç olsun güç olmasın. Önce renkliler kırmızılar, bordolar, yeşiller derken arkasından güllüler dallılar, değişik renkli leoparlar, grafik desenler, puantiyeler derken pantolonlar altın çağını yaşadı. Normalde jean olan üniformamı da bu sayede çıkarmış oldum üstümden. Hayat tek renk değilmiş meğersem. Düğüne git jeaan giy, partiye git jean giy, kahvaltıya git,okula git, işe git, tuvalete git falan derken hayat mavi kalmış bende. Neyse bu bizim değil bizi buna iten moda sektörünün suçu. Adamlar ya kumaş pantolon yapıyo ya jean. Kumaş pantolon giyersen olgun iş kadını, jean giyersen havalı şehir kızı olacaksın sanki. Kumaşı giydin mi alacağın tepkiler genelde'uuuuu baybeeee Garanti'de müdür mü oldun şekerimmmm hahahaha!' şeklinde moron bir gülüş 'tamamen hayal ettim!' ya da 'Coca Cola'nın yeni Ceo'su sen oldun galiba azuhauhauauah!'.. olabilir. Hele bu tepkilerin bir erkekten geldiğini düşünsenize. CİNAYET SEBEBİ! Lan dangalak 7/24 sen gömlek giyerken kimse sana bir şey diyor mu,kapa çeneni otur yerine zaten sen ne anlarsın. Neyse Allah'tan bu tabu yıkıldı ve şuan moda sektöründe ciddi bir dönüşüm söz konusu. Artık kumaş pantolonları öyle bir feminen ve cool yapıyorlar ki giydin mi havalı şehirli kızın ötesine geçip IT Girl falan oluyorsun yani. Sonuç olarak şekerim, eğer sen de IT olmak istersen ya da işte hoşuna falan gittiyse yani şu pantolonlar benim bir kaç fikrim var bunları giymek adına. Ben söyleyeyim de sen istersen sallamaa.

Renkli jean pantolonlar çıktığında benim tercihim bordoya çalan bir kırmızı olmuştu. Skinny ve özellikle bacak boyumdan bir kaç santim kısa, yani bilekte bitecek şekilde aldım. Bu görünüş hem modern hem de vucudu daha düzgün gösteren bir ayrıntı aslında. Ayakkabıyı da örtmediği gibi gerçekten çok hoş bir görüntü sağlıyor. Bu tarz (jeanleri yani , yoksa kumaşlar fena cool! )pantolonları paty ortamına yakıştıramadığımı söylemek zorundayım. Genelde basic tsirtlerle daha gündelik olabileceği gibi yakası tamamen kapalı gömleklerle, kazaklarla falan kullanmak daha mantıklı geliyor bana. Ha unutmadan, bu renkli pantolonları renk uyumunu çok çok iyi yakalamadığınız sürece çizmeyle giymemenizi tavisye ederim. Ortaçağ şovalyeleri gibi bir görüntü çıkıyor ortaya. Peki bence nasıl giymeli? Benim fikrim daha maskülen aslında. Bu pantolonları daima modern ya da blazer kesimli ceketler ve şallarla ya da kolyelerle ya da kolyelersiz, loafer, slipper ya da stilettolarla ya da bootielerle giyerim. Loafer ne slipper ne arkadaşm diyenlere 
İkisi de babet tarzı aslında çok rahat ve şık ayakkabılar işte buradalar,loafer biraz daha İngiliz Kolej ayakkabısı tarzında..




stilettolardan yana tercihimse genelde daha feminen görünümlü ve platformsuz olanlar...




 Ve benim en beğendiğim tarzlar...




 Gelelim desenli jeanlere... İşte bunlar candır bence! Ben bu kumaş pantolonlara en çok ipek ve şifon gömlekleri yakıştırıyorum. Gene bilekte biten, düzgün dikişli ve güzel kumaşlı, desenli pantolon+şifon/ipek gömlek+boyunca dikkat çekici bir kolye+minik küpeler+slipper/loafer/stiletto. Formül bu kızlar yazın bir kenara! Tabi smokin kesimli ya da blazer ceketlerden hangisini alacağınız size kalmış =) bu arada bence bu pantolonlara çok ince,klasik kesimli,gerçek yün, kaşmir trikolar  ceketle ya da gene bu trikoların twin setleri yani hırkası ve kazağı boynunuzda inci bir kolyeyle...! bu arada bu desenli olarak söylediklerim güllü dallıları da kapsasa da onlar için daha çok sözüm var.. Ama zebra deseni, renkli leopar desenleri, puantiyeler ya da dev Sephora Alışverişi başlıklı yazımda eklediğim pantolon tarzındaki pantolonlar için geçerli. Mesela..

Bu pantolonun benzerini Mango'da bulabiliriz diye düşünüyorum..

Bu pantolon da Twist'te mevcut. Mavisi de var.

Bu puantiyeliden Zara'da da gördüm ilgilenirseniz. İndirimde 49.90 TL

Bu arada bu leopardan bende de var.H&M'den almıştım.

 en sevdiğim tarzlardan biri de bu..

 bu da yeni aldığım hani...


gelelim dallılara güllülere...Bu noktada dikkat etmeniz gereken en önemli şey, eğer desenler fazla büyük olursa, olduğunuzdan daha iri gözükeceğiniz. Kimse, hepsi benim değil yarısını komşudan aldım geldim demek istemez di mi? Bu renkli güllü çiçekli pantolonlar çok sevimli ya insana enerji veriyor sanki. bence bu pantolonlara daha da renk katmak mümkün. Çok eğlenceliler. İçindeki renkleri barındırıan renklerle gömlekler, tshirtler..ince trikolar... bence bu pantolonlar harikalar...
işte en beğendiğim kombin tarzları...








Sonuç olarak diyorum ki;
Renkli jeanler herkese..