Sayfalar

20 Ocak 2013 Pazar

Dikkat! Bu bir alışveriş yazısı değildir.

Evet çünkü bu bir isyan yazısıdır. Ay yeter ya bıktım bu Ankara'nın soğuğundan da karından da asosyelliğinden de ruhsuzluğundan da. ayrıca bıktım kendi asosyelliğimden de. bir kere ben asosyel falan da değilim yani burada bir anlaşalım da. Arkadaşlarım sevgili yaptı ben ne yapayım! Tek kusurları sevgilileri olması. Tamam güzel mutlu olsunlar, mesut olsunlar eyvallah da ben nolcam ya! Yapayalnız kaldım şurda. Sabahtan akşama evde oturduğum şu haftasonunda inanın alışverişim bile gelmedi. Gerçi gelmesi çağırmıyorum. Eve haciz maciz gelir Allah korusun. 

Şimdi İstanbul'da olmak vardı. Sevgilim işsizmiş mesela.. Yok yok niye işsiz olsun. Hafta sonları izinliymiş falan. Sonra böle sabah parıl parıl güneş göz kırparken Bebek'te o kazıkçı, bir o kadar dandik; ama ne boku varsa saatlerce ayakta yer beklediğim kahvaltıcımıza gitsek. Aynı kahvaltıya tek kişi 20 iki kişi 40 lira ödüyorsunuz. Bu da işte 'naber lan salak nası geçirdik ama hahahahaha' deme şekli İstanbul'un size. Ama olsun o deniz, o güneş, o Bebek'te kahvaltı yaptım hazzı falan... Sonra ordan çıksak biraz sahil boyu yürüsek. Gerçi ordan sonra uzun bir süre sahil yok. Sahilde yürümemiz için taksiye binmemiz gerek;ama yok ben arabamı götüremeyeceğime göre o araba almış olsa mesela. Ya da ben de İStanbul'a yerleşmişim. İkimizin de arabası varmış falan. Nese sahilde yürüsek. Ama çok sıcak değil hava, sonra benim tansiyonum falan çıkıyor. Midem bulanıyor sıcaklarda habire kusuyorum durup durup. Aman havalar soğudu da.. Bu arada ben evde banyo yaparken de soğuk suyla yıkanıyorum çünkü buhar benim başımı döndürüyor ve kusturuyor. ooof ne iğrencim ya şu hayali sıçtım batırdım. Nese sahilde yürüyoruz. Aaaa o da ne oraya Starbucks açılmış meğersem.- AÇILMADI- Hemen iki tane beyaz mocha benim ki nan fit bi de yanında sigaramı yakmışım. Allaaaaaahhhhh.

Nese ordan tabi İstinye Park'a gidiyoruz. Mesela limiti hiç bitmeyen kredi kartımız varmış. Ama hiç parasını ödemek zorunda değilmişiz. Manyak gibi acıkana kadar alışveriş yapıyoruz. Sonra ordan babaların babası İStiklal'e gitmeden olur mı? Olur mu hiç! Olmaz tabi. Gidiyoruz. Allahımm bak caddeyi gördüm bir anda kendime geldim enerji doldum. Bence İstiklal'de insan enerjileri toplanıp bir birine falan geçiyor.Ya bu kadar zevk veremez bir cadde bir insana. Biraz Midpoint'te takılıyoruz. Acıkmıştık ya hani.. O New York Steak yio dışı pişmemiş içi pişmiş değişik bir garip bişey, ben de gene barbekulü bişi yiyorum. Sonra o ballı kızarmış dondurma benseğğğğğğğğ italyan sufleeeeee.... oooh çayları da içtik biraz Küçük BEyoğlu'nda biraz da Asmalı'da yürüyoruz. Nese Aşko sıkıldı gene taksimden. Nişantaşı'na mı gitsek Bebek'e mi... Bebek'e gidiyoruz. Para boktu bu arada hatırlarsanız. Bitmeyen limitli kartımız var ya. Öle o mekan benim bu mekan senin girip çıkıorz ama bana fenalık geldiii heeee. Eve gidelim artık. OOFf şimdi benim takıntım var dişlerimi fırçalamadan iki saat makyajımı çıkarıp, yüzümü yıkayıp, elimi yüzümü gözümü kremlemeden uyuyamam. Nese masuscuktan gece olmuyo eve gitmiyoruz. Şuan Blackk'in üst katındaki restoranda gene yemek yiyorum Boğaz'a karşı. Aman ben de anca yiyorum. Halbuki gerçekte önümde bir portakal bi de elma var. Böyle kaderin.......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder